30 Nisan 2013 Salı

MASA TENİSİ ÜRETİMİ

Spor merakımı artık hepiniz bilir olmuşsunuzdur bezelyeler... Bu merakımı kimi tanısam kimi görsem geçirmeye de çalışmaktayım. Şu ana kadar gerçek spor yapan kimseden zarar görmedim. ( Badi bulding bana spor gelmiyor ona göre) Bu zevki her fırsatta her yerde yaşanmasını istediğimden dolayı şantiyelerimden birinde kalıpçıların boş vakitlerinde canlarının sıkıldığını gördüğümde ve en kısa biçimde onlara keyifli bir uğraş bulmak için ortaya masa tenisi masası yapalım dedim. Hepsi aaa olur ama nasıl sözünü ettiklerinde benim aklımda fikir oluşmaya başlamıştı. hemen playwood ve malzeme tedarikinde bulunduktan sonra iş ustalığa kalmıştı ve daha sonrasında ortaya 400 TL. lik masa çıkmış oldu. Bana maliyete 35 TL. olunca bu işin nasıl karlı olduğuda dikkat kaçmasa gerek bezelyeler...


Boyamakta gerek

Çizgisiz de olmaz he...

pratik çözümlerde gerek

18 Nisan 2013 Perşembe

Nisan ve Deniz Sezonu





Deniz sefası

   Beni tanıyanlar bilirler genelde her yıl yaptığım denemelerden biridir ve bu senede biraz geç olsa da tekrardan canlandırmak istedim bu keyifli deniz sefasını....

    İşim gereği İstanbul'un belli yerlerine giderim yolumda belli aralıklarla Silivri'ye düşer Annem de Selimpaşa'da kaldığından dolayı güzel bir öğle yemeğini kaçırmak olmaz deyip dönüşte yanına uğradım. Tabi ki uyanıklık yapıp önceden haber verince sofra fena bir hal almıştı. Güzel bir sohbet yemek çay sefası ve uğur ile de tanıştıktan sonra sezon açılışını yapayım bari diyerek denize doğru inişe geçtim...

    Su buz haberiniz ola ne zaman ısınır bir fikrim yok. Hava fena değil ama es es videodan da duyuyorsunuzdur rüzgarın sesini.. Çok kalmadım deli demesinler diye ama genede diyenler oldu orası ayrı..
Hep gül anam..



Her yıl yaptığım sürenin biraz gerisindeyim ama hava şartları çok ilerisinde değil onunda farkındayım.. Tavsiye ederim vücud direnciniz çok fazla yükseliyor. Metabolizma hızla çalışmaya başlıyor. Gerçi ben haftada iki kere soğuk suyla duş alırım mevsim fark etmez der çeker giderim bezelyelerim...
Annemin yeni dostu

 

                                       İşte karşınızda videomuz bezelyeler bakalım begenecekmisiniz

16 Nisan 2013 Salı

AYAKLARIN BENDEN ÇEKTİĞİ


Yolculuk başlasın pozu
      Daha önceden postlarımdan birinde planımı anlatmaya çalışmıştım. Belki okuyan çoğu kişinin sadece bir arzu olarak kalacağını düşündüklerini de tahmin etmiştim. Ama öyle olmadı büyük bir istek ve azim ile müthiş bir günü geçirtti bu 42 numara ayaklarım bana tekrar tekrar teşekkür ediyorum onlara ve hikayemi anlatmaya başlıyorum bezelyelerim bakalım ilginizi çekecek mi bu seyrüsefer...

İnsanın canıda birşey çeker hani
        Saat 05:00 'te hemde pazar sabahı kalkmak vardı ilk iş olarak ve yerine getirildi. Giyinip haşlanmış yumurtalar löpürtetildikten sonra karanlık bir saatte yola atıldık. Bulunduğum yer İstanbulu bilenler için beylikdüzü tüyap fuarına çok yakın olduğundan yolculuktan buradan başlayacaktı tabiki ve başlamış bulundu saat 05:30 sularında... İlk hedef avcılardı ve yola koyulundu fotograf ve video çekilerek ufak bir atıştırmalık için komşufırına uğranıldı ve yola devam, buralarda beni takip edenler bilirler yağmuru severim ve oda beni sevdiğini söyler gibi haramiderede beni yakaladı ve avcılara kadar sırılsıklam bir sevişme yaşattı bize.. Ama deydi doğrusu orada tekrar ufak bir mola yapıp börek ve sıcak çay ile yola devam edildi. Yeni hedef florya olacaktı daha önceden geleceklerinin havasını yapan yoldaşlarımı alacağım duraklardan yalnız geçiyordum ama telefon ile yalnız bırakmamaya çalışıyorlardı beni:) Avcılara gelindiğinde 9 km bitmişti ve florya içinse geride 8 km daha vardı ve oda sonlandırıldığında yeni hedef yenibosnaya doğru yolaçıkılmıştı bile havaalanı geçilirken fazla etrafa bakmamın cezasını almış olacağım polis arkadaşlar beni bombacı sanmışlar ve hafif bir kovuşturma yapma ihtiyacı duyduktan sonra yenibosnada geçilmiş oldu ve üstüne 7 km daha kondu yolun yeni hedef merter olunca ayaklar bir snickers ı haketmişti ve o hızla merter içinde bir 7 km daha alınmış oldu. Sağı solu lale olan bir yolla beraber kendimi aksaray da bulmuştum bile ve üstüne 9 km daha koymamız gerekti ve yeni hedef sonradan eklenen sultanahmet oluverdi. Sultanahmet için katedilen 1 km orayı görünce hiç yürümemiş gibi yaptı beni müthiş bir kalabalık ve çok güzel bir meydan... Tam öğle namazında orada olmam hem ayasofya da hemde sultanahmet te namazı ortak dinleme fırsatı buldurdu bana ve benım favorim gösterişli sultanahmet oldu ama favori imamım ayasofya imamı o nasıl hisli bir ses...
Surları da fetih ettik
Bu köprüden geçmeyi düşündüm ama

        Sultanahmet te dinlendikten sonra yeni hedef topkapı sarayı ve güzel bir çay oluverdi ardından o kadar gelinmişken gülhane de tam bir tur atılıp enerji yenilendi.. Ardından ver elini eminönü ve Galata kulesi... istanbul tursit kaynıyor ve galata kulesi demli bir çay biraz atıştırmalık istanbul beni özlemiş arkadaş.. Bakalım ilişkimiz nasıl geçicek bundan böyle gidersem üzülürmü acaba derken son parkura girilmiş oldu. Artık istiklal gözükmüştü ve meydana doğru son düzlüğe çıkılmış olundu. taksim türkiye yi anlatan en özel caddeye sahip ve benden onlardan biriydim ve sonuç özgürlük meydanı ve geride kalan 47 km.....
Taksim bayırı

         Ne dersiniz fena değil he... Siz siz olun bir yere yürüyecekseniz beni de çağırın pişman olmazsınız bezelyeler...

      9 km Beylikdüzü Avılar+8 km Avcılar Florya+6 km Florya Yenibosna+7 km Yenibosna Merter+9 km Merter Aksaray+8 km Aksaray Sultanahmet Gülhane Parkı Galata Kulesi Taksim Meydanı....
 
   

 Not: Yazı, fotoğraflar ve videolar ile süslendiği için yolculuğu oralarda anlatmak istedim der çeker giderim bezelyeler....


Boğaz da da uçarlar ufacıklar
Kuşlarım her yere yuva yapmış
Galata Kulemiz
Son nokta iftihar ile sunar....
Tecrubesizliğime gelen bir video oldu kusuruma balmayın hem yürüyüp hem konuşup hemde video ya çekmeye çalışınca.. Kabiliyet bu kadar bezelyeler der çeker giderim....

12 Nisan 2013 Cuma

BİZİM SAYEMİZDE KÖTÜ BİR DÜNYA




  Niye bu kadar kötüyüz, niye bu kadar acımasız.. Niye neden ne kazanıyoruz böyle olunca....

   Hepimiz ağlayarak doğuyoruz. Ağlamadığımız da korkuyorlar bile hemen dövmeye başlıyorlar bizi hemşireler, doktorlar, ebeler o an yakınımızda kim varsa patlatıveriyor şaplağı o küçücük kıçımıza...

   Evimize geliyoruz çoğumuz el bebek gül bebek büyütülüyoruz. Etrafımızdaki insanlar bizim her hareketimizi mutluluk olarak görüyorlar belli bir süre sonra bizim sayemizde mutlu olduklarını anlıyoruz ve o an geliyor işte, kullanmaya başlıyoruz onları.. İlk başlarda ağlamak oluyor en büyük silağımız yemiyoruz içmiyoruz huysuzlanıyoruz kopuyor bir parçaları bize bir şey yapamıyorlar birbirlerine kızıyorlar. Kıskanıyoruz taraf tutuyoruz farkında olmadan birbirlerine olan düşkünlüklerini çalıyoruz onlardan bize düşsünler istiyoruz. Aralarında uyuyoruz, aralarına oturuyoruz. Araba da ön koltuğa yerleşiyoruz. Konuşturmuyoruz bile biz varken ortamda, olmasakta bizim hakkımızda konuşuyor oluyorlar farkına varmadan.. Yeniden aşık oluyorlar ama bize biz çalıyoruz onları birbirinden belkide... Okula başlıyoruz ve bir anda kadın kendine zaman ayırmaya başlıyor neler oluyor diyor belkide.. Evlendiğindeki haline bakıp gülüyor belki ama için içinde ben böylemi olacaktım deyiveriyor. Başlamaya çalışıyor birşeylere yeniden yetişmek için, erkek hayatın tozunu yutmuş durumda kadınına gerçek halini gösteremiyor bile... Dertlerin içinde yüzdürüyor teknesi bu bir dizi değil ki tuvalette bile yarım saat geçiyor bir günde.. Öyle trafik deyince 2 saat yazıyorsun o güne.. Eeee ne oluyor çocuk büyüyor ama herşey onun etrafında dönmeye devam ediyor ve gel gelelim istekleri arzuları büyüyor çocuğun, babasına annesine tapan o çocuk yeri geliyor önüne dikiliveriyor. Doğduğu andan beri onun için yaşayan o ikili ne desin hayat diyor büyüklerinin onlara dediği gibi....

     Zaman geliyor aralarına oturan o çocuk yanlarına bile gelmiyor odasından bile çıkmıyor. Yataklarından çıkmayan o çocuk onları beğenmiyor bile... Ama onlara ne oluyor aynı hayatta birbirlerini kaybediyorlar.. İlan verseler bulamaz oluyorlar birbirlerini bir kerede... Sonra ne mi oluyor kaybedilen hayatlar başlıyor.. Keşkeler gelip gidiyor o küçücük mutluluk büyüyor ve kendine yaşamaya başlıyor. En geç ergenleşen canlı insan en çabuk  unutan canlı olduğunu ispatlıyor. Bir gün geliyor Anam babam diyor ama onlara ne oluyor.. Belki de iş işten geçmiş oluyor ama hayat bu işte bunun içinde yaşıyoruz hep birlikte....
   
     Onun için bizde geleceğiz o günlere, şunu bilelim hayat bize neyse başkasına da aynısını sunarak başlıyor. Yeter ki biz sadece kendimizi düşünmeyelim biz bir aileyiz ve hepimizin bu aileden ihtiyaçları var. Bunları alsınlar ki mutluluk hepimizin olsun bezelyeler......

    ADEM ile HAVVA böyle olacağımızı bilseydi belki birlikte olmazlardı dimi.... Bencil olmayalım...

6 Nisan 2013 Cumartesi

CrossFit Gerçek Bir Spor

Blogumu az çok takip edenler neler yaptığımı bilirler. 3 4 aydır düzenli olarak spor salonuna gidiyorum. Bu gidiş fazla kiloları bir yerlere kaldırmak için değil aslında biraz daha kendimi beğeneyim derdinden çıkıyor. Bu aralar ihtiyacım var demek ki kendimi begenmeme...  İlk başlarda sağolsun hocam beni normal bir öğrenci sanmış olacak ki klasik bir program verdi. Bende onu kırmadan ve dediklerine de harfiyen uyarak 1 ay boyunca devam ettim. Daha sonradan çalışkanlığımı ve bu hususlardaki mükemmelliyetçiliğimi görmüş olacak ki, her idmana geldiğimde özel olarak ilgilenmeye başladı. Son 3 4 yıldır dünyayı kasıp kavuran CrossFit çılgınlığı bizim ENES hocaya da yapışınca kendine sağlam ve birazcıkta gazcı bir partner bulduğunu düşünüp beni yeni badisi ilan etti ve 2 aydır onun ile beraber crossfit idmanı yapıyoruz. Bu idmanları bilenler bilirler ama ben bilmeyenler için ufaktan biraz ayrıntı vermek isterim; Öncelik çok iyi bir kondisyonunuz olacak. Ciğer tamamen açılmış olmalı çünkü 1  1,30 saatlik admanlarda dinlenmek yok denecek kadar az. Hareketler arka arkaya devam ettiğinden dolayı vucüd çok rahat yaptığı hareketleri 100 tekrarlara çıktığı için belli bir süre sonra yapamaz oluyor......................................................................................................................


Ufak Bir İdman Programı vermek gerekirse; ( Sakın he bunda ne var demeyin dinlenme yok ona göre)

   - 80 adet şınav 10  *  8 hepsi farklı şekillerde..
   - 40 adet barfix 10 *  4 hepsi farklı şekillerde..
   - 15 ve 20 kilo ağırlıklarla farklı farklı hareketler..
   - Tekrardan 80 adet şınav hepsi farklı şekillerde...
   - Tekrardan 40 adet barfix hepsi farklı şekillerde..
   - 15 ve 20 kilo ağırlıklarla farklı farklı hareketler...
   -  Bacak idmanları ağırlıklar ile, ip ile, 
   -  Abdominal kaslar içinde 20 dakikalık set programlar..
   - En son olarak adonis tanrıçasının kasları için ise barfix aletinde özel çalışma
   - İdman sonunda ne yersen mübah, snickers baştacımız. İçinde direk protein var .. 

3 Nisan 2013 Çarşamba

ASLAN BİR HAFTASONU



   Günlerden pazar en sonunda olmuştu ve ben daha önceden de ballandıra ballandıra anlattığım 4 günlük AslanCan tatilime başlamış oldum. Sabah erkenden kalkıp tabii benim bezelyem çok erken kalkmaz. Onun için aradan bir spor çıkarılır deyip sabahtan sporumu yapıp duşumu alıp temizcecik olduktan sonra arabaya atlayıp ver eline 75 km lik kartal yolu ama nasıl geçti bi kuşlar geçmiştir beni yolda onlarda biraz birbirlerine benzemelerinden kaynaklanıyor olabilir. Babasının oğlunu kaptığım gibi koltuğuna oturtup ver elini Bostancı Adalar 12:05 vapuru.. Cam kenarı güzel bir yer ayarlayayıp yanımıza 5 tane simitide koyduktan sonra o mis gibi havaya doğru yolculuk başlasın artık deyi verdik....


    Can oğlumun bana bir heves ne görse baba bu ne, baba bu ne diye sormaları içinde anons ile adalar gözükmüş oluverdi. Hemencecik inerek saat kulesinin yanında babasına poz veren bezelyem faytona bineceğiz demem ile afallamış bir merak ile yavaştan yavaştan bana kaykılmış oldu. havanın çok güzel oluşu adanın m' ye düşen insan sayısını arttırmış olmalı ki biraz fayton bekleyip baba oğul fayton sefasında bulduk kendimizi.. Fayton yolculuğumuzun duraklarından birine geldiğimizde beni bilenler bilirler  o yokuş çıkılacak dediğimde alt tarafımda tişörtümü tutan baba kucak baba kucak sesini duymam gerekiyordu. Ama ikinci taktiğim eşşeğe bindirmek olduğundan o anlık bu korkumu yendim. Gel gelelim bezelye Aslan eşşek ile anlaşamayınca babasına oğlunu kucaklamak düştü canı sağolsundu.. Yokuş bitip özgürlüğe kavuşunca Adaya niye gelmek istediğimi bir kere daha anladım. Hayat gibiydi Ada zorlanmadan aksırıp öksürmeden emek harcamadan hiçbirşey olmuyordu. Duamızı edip dileklerimizi iki küçük muma diledikten sonra güzel manzara karşısında afiyetle yemeğimizide löpürtetince...Hayatın ikinci rolü; daha önceden tırmandığımız bütün yollardan geçmeye çalışan insanları görünce daha çok var daha bu neki der gibiydik AM A unutmadan benim bezelyem kucağımdaydı....

      Oğlumuz ile tekrardan fayton sefası yaparak dondurmacılara gelip günün süprizi dondurmamızı yedikten sonra saat 5 gibi geri dönüş yoluna koyulduk ama bu sadece adadan ayrılıştı. Geri geleceğimiz artık kesindi. Belki o sefer adada koyun koyuna uyuyuverirdik dimi...  Arabaya bindiğimizde saat 17:30 gibiydi ve ben arabayı sağa doğru götürmeye karar verdim o tarafta başka bir dünya sapanca vardı. 19:00 gibi sapanca Resort te güzel bir akşam yemeği yiyorduk yorgun ama keyifli yüzler 21:30 gibi koyun koyuna yatacağımız yatağa göz kırpıyordu.

      Sabahın en güzel haliyle uyandığımız Sapanca bizi tekrar tekrar mest etmişti. Güzel bir babaoğul kahvaltıdan sonra hem öğle yemeği için hemde Babanenin sıkııştırmaları için yola koyuluverdik ama önümüzde bir durak daha vardı. Tatatatatatam Karşınızda Maşukiye Cansu Tesisleri burayı anlata anlata bitiremeyen arkadaşlarım vardı  ve artık bende onlardan biri oluverdim. Gidin görün eğlenin ve sizde bize anlatın. Bir daha ki gezmemizde burada da kalmayı planlıyoruz. Onun için kalıp ondan sonra döktürmeyi düşünüyorum. Güzel mi güzel bir kiremitte balık yedikten sonra öncesi de var ama dur dur birazcık yazayım Ata binme, balık tutma, kafa dinleme sarılmaca....



   Gel gelelim tekrardan yola düşmece geç vakitlerde bu sefer tam ters taraf olan Selimpaşa'ya gelip kucağımda aldığım küçük bezelyem ile beraber uyumaca ve öteki güzel güne uyanmaca....  Sabah erken kalkıp Babane ve dede ile kahvaltı keyfinide yapıp 2 günün yorgunluğunu neresi olsa su yatağı gibi gelen oğlumun baygın ve pestil halde yastığıyla olan sevişmesi....
Baban sana kurban olsun HAKİKİ BEZELYEM BENİM

Öteki gün cennetin bitip tekrar cehenneme geldiğim gün olduğundan çok bir şey yazmaya çalışmıyorum bezelyelerim....