26 Temmuz 2013 Cuma

ACIK GÖBEK İLE ÇIKTIK YOLA


         Yazacağım yazacağım dedim dedim en sonunda galiba bayağı toparladım bu postu... Artık kim fikir alır kim ders çıkarır kim uygular kim sallar bilmiyorum ama ben bezelyelik görevimi bir kez daha yapayım dedimdi....


        Konu basit; rejim ve spor  aaaaa konu açılmadan kapandı bazıları için ama yapacak bir şey yok.Belli bir zamandır kim görse fikir alır durumda erkeği kadını genci yaşlısı... Hiç sıkılmadan tek tek paylaşır oluyorum hepsi ile ve şimdide sizlerlede paylaşmak istiyorum bezelyelerimmmm


        Şöyle bir örnek olacak hayatımızda ilk başta doğmadan önce bizden habersiz belli bir model araba verilmiş olsun bize... Bu araba bazısında üstü açık bazısı spor bazısı klasik bazısı iş görür bazısı havalı oluveriyor. Yani kalıtımsal bir durum vücud yapısında da mevcut, ama bunu iyiye mi kötüye mi götüreceğimiz tekrar tekrar bizim elimizde ama onunda bir sınırı var tabi ki.....
         Arabamızı seviyoruz ve bol bol kullanıyoruz. Ama nerelerde kullanıyoruz  her yerde, o zaman iyi bir bakım yapmalıyız..Şunu unutmayalım ömrümüz boyunca aynı arabayı kullanacagiz araca ani yüklemeler yapmamak  çok gaz vermemek gerek  ve tabi ki hor kullanmamakta öncelik olmalı.... Kilo alıp vermemek önceliklerden biri, sakatlık başka bir problem perte çıkabiliriz....

         Arabamız benzin ile çalışıyor ve bilirsiniz ki benzinin içine şeker attığınız anda motor iflas eder. Aracımıza dışarıdan suni olarak şeker almıyoruz bunu unutmayalım. Çünkü aracımızın buna ihtiyacı yok bu böyle biline belki siz istiyorsunuz ama bu sadece bir kandırmaca inanmayın kendinize..Şekeri sildik dimi...

         Aracımızın uzun ömür aynı performansı vermesi için periyodik bakımlarının yapılması gerek.. Buda sporumuz oluyor aracın modeline kullanım tarzına göre bu spor şekilleri değişebilir. Yaşta bunda etkendir ama bir jeppin hiçbir zaman yarış aracı olmasını beklememek gerekir. Ne yapıyoruz uygun sporu uygun zamanlarda inanarak yapıyoruz.

         Aracımızı nerede kullandığımızda çok önemli tabiki; asfaltta mı toprakta mı kumda mı? Onun içinde dış etkenler içki sigara gibi etkenlerden de kaliteli bir yaşamı seviyorsak uzak durmalıyız.. Buda tamam mı yada düşünüyormusunuz..

         Araçtaki yük oranı; sizin binek bir aracınız var ama siz bu aracın taşıması için fazla olan bir kilo taşımaya çalışıyorsunuz. Eeee hem aracı yıpratıyor hem kurallara uymuyor hemde daha fazla yakıt yakma durumuyla karşı karşıya kalıyorsunuz.Araçlarda 4 lastik var ama bizde 2 tanecik ayak ve sadece 40 numara diyelim.. Yazık değil mi? Yada şöyle yapalım 2 elinize 2 tane 1.5 luk su şişesi alalım ve bütün gün elimizde taşıyalım hadi bırakın bütün günü sadece 15 dakika... Hadi 5 olsun deneyin ne dediğimi anlayacaksınız....

       Sigortasız gezmemek gerek dimi kaskoda yaptırmalıyız tabiki... eee ne yapıyoruz kan değerlerimiz ve şeker durumuzu kontrol ediyoruz. Küçümsemeyin yüz yılın hastalığı şeker olacak haberiniz ola....

      Aracımızın bizim kullanım şeklimize göre değiştirmek istiyoruz mesela çelik jant takıyoruz yada cd çalar ekliyoruz... Eee bunlar bu devrin olmazsa olmazı oluyor tabikkkiiii... İşte güzel bir müziğe hoş bir janta kim hayır der he bide üstü açtık mı aracın ooo fıstık durumu tamamdır. Buna da protein diyoruz işte... Protein ağırlıklı beslenmenin avantajlarından bazılarını sayalım; tok kalırsınız kısa sürelerde acıkmazsınız, protein ihtiyacınızdan fazlası enerji olarak vücudda kullanılır ve gerektiğinde yağ ve karbonhidrat olarakta dönüştürülür kısacası hiç biri boşa gitmez durumu vardır, enerjik bir duruma gelirsiniz ve bu enerjiniz 1 saat gibi bir süre sürmez çok daha uzun süre enerjik kalırsınız....( karbonhidrat ağırlıklı ürünlerde problem budur)

       Daha birçok benzetme ve bilgi  vereceğim bu konu ile kişiye göre değişkenlik gösterse de öncelikler bir araba için bile aynıdır. Lütfen dikkat bezelyeler...

     Not: Bunlar sadece örnekler yok hepimiz arabayız diye bitmeyecek tabiki... Sadece bir benzetme haberiniz ola....

 

9 Temmuz 2013 Salı

BEZELYE PİLAV ŞENLİKLERİ


Hakiki Bezelye İftihar ile sunar


         Evet artık belli bir kitleye ulaştığını düşünüyorum BEZELYE hikayesinin ve yerini sağlamlaştırmak istediğinide biliyorum.. Kullandığım bütün sosyal ağlarda bezelye lakabını sevimli bezelyelerimin normal hayatlarında da kullandıkları ve kendi açıklamalarına bile yazdıkları artık dikkatimden kaçar gibi değil. Bu güzel oluşumun bezelyelerini toplamak istememde biz nasıl bezelyeleriz gerçekten bu ünvana layıkmıyız bunun anlaşılması için BEZELYE ŞENLİKLERİ başlatma planlarım gittikçe su yüzüne çıkıyor.

           Şimdilik sadece düşünce aşamasında olan şenliklerin ilk deneme için menüsü çok belirgin olacak ama daha sonradan belki tatlısıda oluverir. Bezelye pilav ayran menümüz olacağı aşikar, ama daha çok dostluklar kazanıp mutlu bezelyelere dönüşmenin formulünü aşılayacağız herkese, genci yaşlısı kim kendini bezelye hissederse bizim yanımızda olsun ki yeni şenliklere cesaret versin hepimize....

Belki böyle olmayız ama olmak için emek harcayabilirz









            Sonu ne olur bilmiyorum ama çantamda motorum da her yerde bezelye taşır oldum. Bu artık kendi tarifime dönüştü ve bunun mutluluğunu yaşıyorum bezelyelerimmm................................

Not:   Mutluluğun resmini çizmiş amerikalı sanatçı  Dianne Dengel, o çizmiş diye biz yenisini yaşamayalım mı yani
                                                                                                         







                                BEZELYE EMRİLYO

2 Temmuz 2013 Salı

BÜYÜK ADA FETİH PROGRAMI




          Daha önceden kararlaştırdığımız gibi başlamıştı gün; sabah kalkıp güzel bir kahvaltıda buluştuk badilerimden biri olan kafadar arkadaşım ismail ile sağlam kahvaltı gerekiyordu bize ve ilk hedef de başarı sağlanmıştı ardından motora atlayıp 35 km yolu 35 dakikada alarak  adalar vapuruna yetiştik. Keyfimizin yerine geleceği vapur gezisi de böylece başlamış oldu.






Vapur gibi adada kalabalıktı ama o kalabalıktan sıyrılmasını daha önceki tecrübelerden biliyor olmamız direk bisikletçilere yöneltti bizi ve esas seyrüsefer başlamış oldu. Adanın başı ve sonu neresidir tekrardan çizildi. Gezmekle yorulunmayacağı bir kez daha anlaşıldı. Her yer bizimdi niye bu kadar seviyorum çift tekeri bir kez daha anladım. Özgürlüğe yaklaştırıyordu beni.... Artık üstümüze yorgunluk çökmüştü ve bunun için dönüşte serin ve keyifli sularada attık kendimizi, artık açlık kafamızı kurcalamaya başlayınca onuda bitirelim dedik ve ne varsa getir garson diye bağırdığımızı hatırlıyorum.. Arttık saat dön diyordu bize ama vapur tazzo chai tea lattesiz olmazdı hemencecik 2 tane kapıp ada vapuru bekle bizi diye koşar bulduk kendimizi...




          Vapur başka bir alemdi kim turist kim yerli belli değil artık istanbul'da, kendi şehrimizde yabancılaşmaya başladık. Televizyonların önünde ömür geçirir yaptı bu dünya bizi... Çıkın sokaklara mutluluk çiçeklerde böceklerde dalgaların sesinde, ben bilmem ama belkide aşkta kavuşmada huzurda...  Kabataş'a yanaşan vapurumuz süpriz yaptı bize ve yağmuru gösterdi. Yapacak bir şey yoktu ve dolmabahçe de çay keyfine karar kılındı yağmurun dinmesi beklenildi geri dönüş yolculuğu için.. Ama iyi ki öyle yapmışız önümüzde bize gösteri yapan Yunus ile tekrardan güler olduk dünyada olduğumuza...


           Mutlu ama yalnız olarak evime döndüm. Belki benim mutluluğumda bu ne bilinirki :)